23 Nisan 2012 Pazartesi

Kendine Yolculuk

Her gün aynı serüven de yolculuk etmek, bu denli yorar mıydı insanı? Bir serüven miydi evden kendi içime kaçarken omzuma attığım çuvalın içindeki yaralar? Her kaçış bir mutlu son muydu ki hep kaçardık, yüzleşmekten korkardık kendimizle.  Neden her insan göze almazdı kendi içinde uzun bir yolculuğa çıkmayı, göze alanlar neden yarı yoldan dönerlerdi? Neydi korkutan şey bizi, yoksa yok olmaktan mı korkuyorduk?
 Ona her sorulduğunda 4 gün önce bende çocuktum diyordu Necip dede. Neden 4 gün önce çocuktu Necip dede, bugün neden yaşlıydı? Çünkü, hayatı 4 adımda tanımlıyordu Necip dede;
1.       Doğdum, küçük Necip dediler,

2.       Yetişkin oldum, Necip abi dediler,

3.       Orta yaşa yaklaştım, Necip amca dediler,

4.       Bugün yaşlandım, Necip dede demeye başladılar, diyordu.
O beni tanımasa da, görmese de bu gün Necip dede yanındaki koltukta oturturken beni bayağı ağlattı. O bir hayli yaşlıydı, bense gençtim.
 Bir hikâye daha anlatmıştı Necip amca: “50 sene boyuncu kuru temizleme işiyle uğraşan Necip amca gezememekten şikâyet ediyordu, her gün dükkânın önünde gelip geçen insanlara bakıp, ‘ Ne güzel herkes geziyor, bense tatil demeden, yaz kış demeden her gün belki bir parça iş gelir diye dükkâna gelip gitmekteyim’ diyordu.  “Yıllar sonra emekli oldum, birde baktım ki ne göreyim” diyordu Necip amca. Başım önüme eğik onu dinliyordum ama onun haberi yoktu bundan. “Herkes benim gibiymiş meğer, dükkânımın önünden geçen insanlar gezmek yerine her gün önünden geçip kendi işlerine gidiyorlarmış” deyince düşünmeye başlamıştım.
 Neyin ceremesini çekiyorduk bu hayatta, zamanımızı nelere harcıyorduk. Yarın yaşamak için bu gün biriktiriyorduk her şeyi. Oysa şimdi Necip dede sağlığının peşine düşmüştü, gençken kıymetini bilemediği bedeni, bu gün onu nereye kadar götürecekti.
Aklımda kalan yer yer aklanmış saçları ve sakallarıyla, yüzündeki tatlı tebessüm. . .
Necip Dedeye sevgilerle. . .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder