31 Mart 2013 Pazar

“Sosyal Ağ” Film Eleştirisi

   “Birkaç düşman edinmeden, 500 milyon arkadaş kazanamazsın” sloganıyla vizyona giren “Sosyal Ağ” filmi tüm dünyada ilgiyle karşılanmıştır. Filmin bu kadar ilgi görmesinde en büyük sebep, dünya üzerinde neredeyse yarım milyondan fazla insanın kullandığı bir “Sosyal Ağ” olan Facebook’ un yaratıcısı, Harvard Üniversitesi’nde öğrenci olan Mark Zuckerberg’ in Facebook’ u nasıl yarattığını konu almasıdır.
   “Sosyal Ağ” Mark Zuckerberg’ in çoğu arkadaşı ve özellikle kız arkadaşı tarafından aşağılanması, bunun üzerine Mark Zuckerberg’in kendini kanıtlamak amacıyla, her hareketini dünya üzerinde varolan bütün insanlarla paylaşmak için hazır olan toplumlara Facebook gibi bir sosyal paylaşım sitesini sunmasıyla başlayan bir hikâyedir. Öncelikle Harvard Üniversitesi’ni kapsayan bu site daha sonra geliştirilerek, bugün bütün dünyada bilinen vebugün dünyanın en fazla ziyaret edilen sitelerden birisi olmuştur. Sitenin yaratılması ve sonrasında, dünyanın en genç zenginleri arasına giren Mark Zuckerberg’ e arkadaşları tarafından “Fikir Hırsızlığı” yaptığı gerekçesiyle milyar dolarlık tazminat davası açılmıştır.
  Önemli olan bir davanın açılmış olması yada dava sonucunda kimin kazanıp kaybettiği değil, o yaştaki bir gencin, gerçek anlamda bir soysal çevreye mensup olamayıp, bu sosyal çevreyi, kendi zekasını ve yaratıcılığını kullanarak, çağın ona sunduğu olanaklarla birlikte en etkin ve en verimli şekilde teknolojiyi kullanmayı başararak, dünyayı sarsan sanal bir sosyal ortam yaratabilmiş olmasıdır. Bu sosyal ortamı yaratmış olması hem iyi anlamda hem de kötü anlamda bütün dünyada eleştiri oklarını üzerine çekmiştir.
   “Facebook” gibi diğer birçok “Sosyal Ağ” ın iyi tarafı insanların birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsun, bir internet vasıtasıyla birbirleri ile iletişim kurabilmeleri ve çeşitli bilgi paylaşımının hızlı bir şekilde gerçekleşebilmesidir. İletişim ve bilgi teknolojilerindeki gelişmelerle “Sosyal Ağ”ların giderek yaygınlaşması, insanlar bilgilerini, duygu ve düşüncelerini bu tür ortamlarda paylaşmayı ve bilginin paylaşılmasını, kullanılmasını ve elde edilmesini kolaylaştırmış böylece iletişim sürecini büyük ölçüde hızlanmıştır.
   Diğer bir taraftan, bu “Sosyal Ağ”ların iletişim ve bilgi paylaşımını kolaylaştırmasına karşın, mahremiyet denen durumun ortadan kalkmasına sebep olmuştur. Amiyane bir tabirle insanlar, bu sosyal siteleri kullanarak kendi duygu ve düşünlerini hatta siyasi görüş yada ilişki durumlarını alenileştirmekte ve kendilerini teşir etmektedirler. Bu siteleri yaratan kişilerse, viral pazarlama yoluyla, yani firmaların yada çeşitli kurumların herhangi birşey yapmadan kullanıcıya kendi reklamını yaptırmaları sayesinde mali rant sağlamaktadırlar. Bunun yanında,  Bilimsel Bilginin bu “Sosyal Ağ” lar aracığı ile kullanıcılara sunulması, çeşitli video vb. yapıların bu gibi sitelerde yer alması Bilimsel İletişim sürecinde “Fikir Hırsızlığı” “Bilgi Hırsızlığı” gibi suçların çoğalmasına neden olmaktadır. Evet, bu tür siteler bilgi paylaşımın kolaylatırmış ve hızlandımıştır; fakat bu tür sitelerin kontrolünün kimin yada kimlerin ellerinde olduğu düşünülürse yada yine mahremiyet denen durumun ortadan kalkmış olması Bilimsel İletişimde sorunların arttğını ortaya koymaktadır.
Mark Zuckerbeg’in dünyada çığır açan bir “Sosyal Ağ” yaratması, ve bu gibi sitelerin günümüzde giderek artmasıyla yakın gelecekte bütün dünyanın dijital ortama taşınmasıyla büyük bir kaos yaşanacağı aşikardır.